ÇOCUK & AİLE: Çocukla alışveriş - bir anne' nin yaşadıkları

Eminim ki şu anda yazımı okuyan birçok anne gergin halde yaşadıklarını yine hissedebiliyorlar. Evet bende her alışverişe çıktığımda içimden inşallah bu sefer sorun çıkarmaz diye dua ediyorum.





Baştan durumumu ve Berrak' ın karakterine bir iki satır yazmak istiyorum. Ben şu aralar çalışmıyorum ve kızıma bakmayı tercih ettim. Büyüklerimiz ve akrabalarımızın uzakta yaşadıklarından dolayı Berrak' ın günboyu gördüğü tek kişi benim. Akşamları ve haftasonu babası da var tabiiki. Biz kızım ile genelde iyi geçiniriz. Evde pek sorun çıkarmaz. İki yaş sendromuna tam girmiş olmasına rağmen ( Berrak 33 aylık ) sürekli arıza çıkartmıyor. Arada ben esnek davranırım ama onun da bildiği ve kabul ettiği kurallar var. Dışarıya çıkınca hem alışveriş ve halledilecek işler oluyor ama Berrak için de oyun parkı ziyareti eksik olmaz. Kızım yapısal olarak sinirli yada bağırıp çağıran bir çocuk değildir. Ama çekingen yada korkak da değil. Genelde güleryüzlü ve cana yakın yaklaşır karşısındakine. Berrak herşeyle konuşur, hatta arabamıza bile merhaba der ve halini sorar. Bunu o yaşta çocuklar yapar zaten onu dert etmiyorum. Market alışverişlerimiz onun için tanımış ortamda sürekli değişiklikleri bulmak oyununa dönüşüyor resmen. Çoğu zaman dondurma' ya benzettiği küllah çikolatasını alır ve afiyetle midesine indirir ( ben ambalajını kurtarırım ki kasadaki abi bize kızmasın diye), süt ürünler reyonunda yoğurtları sıraya dizer ve oraya buraya takılarak yeni gelen ürünleri gözden geçirir. Buraya kadar herşey kontrol altında ve sorunsuzdur. Taaaa ki fırsat reyonundaki araba yada topları görene kadar. Hepsine teker teker bakıp test ederiz, ok. İki, üç tanesini kucağımızda tutarak bir elle yine ilk başta gördüğümüze uzatıp " ayyyyy ne kaayy güzeyyy anneee" diyerek onu da istediğimizi dillendiririz. Anne " Berrakcığım evde bir sürü araban/ topun var tatlım. Filoyu genişletmeyelim bence yeter bu kadar." deyip kasaya doğru ilerlemeye başlıyor. Ama Berrak hala orada ve seçtiği arabaları sıraya dizip çarpma testini uygulamaya başlıyor. Ben kasadan onu görüyorum tabiiki ve sesleniyorum: " Hadi Berrakcığım gidiyoruz, lütfen arabaları yerine koyarmısın?" Tık yok... Yani ben yokum. En azından o hissi veriyor. Anne de kimmiş?? Alışverişler poşetlerde bizi beklerken kasadaki yoğunluğa göre gidişat değişiyor. Ya gidip onu oradan alıp arabaları yerine koyuyoruz ve kasadan poşetler ile marketi terk ediyoruz. Yada ben " Berrak ben gidiyorum, hadi hoşçakal parktaki çocuklara selamını söylerim" deyip onun birden koştura koştura gelişini izliyorum. Ya da (en kötüsü) Berrak yerlere yatıp ağlama krizine giriyor, tutturuyor ve ortalığı yıkıyor ( artı elindeki arabayı biryerlere fırlatıyor ki çok şükür kimseye isabet etmedi bugüne kadar). 



Bu durumda kasiyere poşetleri emanet edip Berrak' ı kucakladığım gibi tekme ve yumruk yiyerek marketten çıkartıyorum. Araba zaten marketin önünde park vaziyette bekliyor olması işimi kolaylaştırıyor. Oto koltuğuna oturduğunda önce bir " oooooffff" çeker ve göz yaşlarını sildiğinde ben konuşmaya başlarım. Sonunda zaten duruma razı olup oyun parkını oyuncak arabaya tercih eder. Bende poşetleri alıp orayı terk ederiz. Çocuklar akıllıdırlar. Bizi resmen test ediyorlar. Bir zaafınızı hissettiklerinde acımasızca bu kozu kullanırlar. Genelde anne hirarşide en üsttedir. Ona söz geçirmek zordur, neredeyse imkânsız. Sonra baba gelir. O çalıştığı ve fazla zaman ayıramadığı için bazen yola gelirler ( eğer anne engellemezse ve aralarında diyalog çok iyi değilse). Sonra diğer akrabalar gelir ki en kolay ikna edilen şüphesiz dede ve ninelerdir. Baba yada anne olarak zamanında en sert olanı bile torununun karşısında adeta kuzu gibi olur. Rica ettiğin halde onları yanlız bıraktığında bakarsın ki yine her istediğini almış yada yapmışlar. Hele ki bir de arada mesafe olunca görüştüklerinde onu mutlu etmek için herşeyi yaparlar. Bizim iki taraf da öyle. Biz eşimle ailelerimizi ikaz etmek hakkında görevleri paylaştık. Herkes kendi anne babasına yapmamaları gerekenleri söylüyor, aksi takdirde onları uyarıyor. Sonuçta kimse damat yada gelinden laf duymak istemez ve yanlış anlayabilir. Her zaman işe yarıyor mu? Hayır ama en azından eşimle ortak hareket ediyoruz ve bunu biliyorlar. Bazen de birşey demiyoruz ( onlar da çocukla çocuk oluyorlar bu fırsatta).




En çok sorun yaşadığımız yerler AVM 'lerdir. Ses kirliliği, insan bolluğu, ışıklandırma ve dahası çocukları adeta deli danaya döndürüyorlar. O körpe beyinlerin içinde bir fırtına kopuyor. Heryere saldırıyorlar. Biz yetişkinler bile yorgun ve kafamız şişmiş olarak çıkıyoruz o ortamdan. Çocuklar için daha da yorucudur eminim. Stres ve gerginlik yaratıyor resmen. O yüzden mümkünse gitmeyiz ve gidecek olursak işimizi çabuk halledip çıkarız oradan. Daha sakin bir yere ve doğaya yönleniriz ardından. Bir park yada deniz kenarında soluklanırız. 
Sizler ne yaşıyorsunuz çocuğunuz ile? Benzer olaylara şahit oldunuz mu? Yoksa bambaşka tecrübeleriniz mi oldu? Yorumlarınızı ilgi ile okuyacağım... Teşekkürler :))



YEMEK TARİFLERİ: Klasik Yaz Menüsü

Geçen gün evde kendimi temizliğe öyle bir kaptırdım ki, saatin ne kadar ilerlediğinin farkına varmamışım. İki dakika dinlenip ne yapayım diye düşünürken Özlem Warren şefin blog yazısını gördüm ve ilham perim bana bir şeyler fısıldadı... 
Tabiiki Özlem hanımın yemeği kadar değil ama yine de kurtarıcı ve lezzetli klasik türk yaz menüsü' ne kim dayanır...
Hem ben zaten hep ayıklanıp, poşetlenmiş taze fasulyeyi derin dondurucuda bulundururum ve diğer ikisi de yarım saatte oluverir, daha ne olsun...
Bilmeyenler ve yeni yeni mutfakta adım atanlar için tarifler geliyor...





Taze Fasulye

Malzemeler:

1/2 kilo taze fasulye
1 büyük soğan
2 büyük domates
1 çay bardağı sıvıyağ ( Zeytinyağ )
2 su bardağı su
Tuz

Yapılışı:

Fasulyeleri ayıklayın ve yıkayıp doğrayın. Uygun bir tencereye su ile koyun ( su seviyesi fasulyeyi geçmesin). Tuzunu ayarlayın. Soğanı yemeklik ufak küp doğrayın ve fasulyelerin üzerine dökün. Domatesleri soyup minik küp doğrayın ( dilerseniz rendeliyebilirsiniz ) ve soğanın üzerine ilave edin. Kapağını kapatıp düşük ateşte yaklaşık 30-40 dakika pişirin. Arada kontrol edin ve gerekirse sıcak su ilave edin.

                                                  ••••••••••••••

Bulgur Pilavı

Malzemeler:

1 ölçek iri, pilavlık bulgur
1,5 ölçek su
1 büyük boy soğan
1 orta boy domates
2 sivri yada çarliston biber ( ne kadar acı istediğinize bağlı)
Tuz, sıvıyağ ( Zeytinyağı )

Yapılışı:

Bulguru gerekirse ayıklayıp soğuk su ile yıkayın. Soğanı minik küp şeklinde yemeklik doğrayın ve yağ ile kısık ateşte soteleyin. Bu arada domatesi soyup küp şeklinde, biberleri de tekerlek gibi ( çok büyük olmasın ) doğrayın. Önce biberi soğana ekleyip biraz soteleyin sonra domatesleri ekleyin ve 1-2 dakika karıştırın. Bulguru ilave edip herşeyi yine karıştırın. Ilık suyu ve tuzu ekleyip kısık ateşte kapağı kapalı halde pişmeye bırakın. Suyunu çekmişse bulguru kontrol edin, eğer diri kalmişsa pişene dek azar azar sıcak su ekleyin. Altını kapatıp temiz bir bez yada kağıt havluyu tencerenin üzerine sererek kapağını iyice kapatın ki demlensin. 

                                                  ••••••••••••••

Cacık

Malzemeler:

1/2 kilo yoğurt
1 litre soğuk su
3-4 salatalık
Kuru yada taze nane
Tuz, sıvıyağ ( Zeytinyağı )

Yapılışı:

Yoğurdu, tuzu ve suyu uygun bir kâsede çırpın. Salatalıkları soyup rendeleyin ve kâseye ilave edip karıştırın. Naneyi üzerine serpiştirin ve biraz yağ gezdirip servise sunun.

Afiyet olsun...


NOT: 
Menü' yü tamamlamak için ardından yaz ayların vazgeçilmez meyvelerinden dilimlenmiş buz gibi karpuz yada kavunu servis edin. Ramazan sofranız için de ideal bir menüdür ki eminim birçok evde zaten yapılır.
Özlem hanimin blogunu ziyaret etmenizi tavsiye ederim: Ozlem´s Turkish Table



YEMEK TARİFLERİ: Sütlü kırmızı biber (kahvaltılık)

Ailece tek keyif yapabileceğimiz haftasonlarında kahvaltıda farklı sunumlar için bulduğum birkaç tarifi sizinle paylaşıcağım. Gerçi bazıları size yabancı gelmeyebilir. Sonuçta farklı tarif bulmak gittikçe zorlaşıyor, nasıl olsa internette herşeyi kolayca bulabiliyoruz. Bu kez yumuşak tadından dolayı sevdiğim bu tarifi sunuyorum. Ayrıca kolay ve çabuk hazırlanışı bana hitap ediyor (pratik tarifleri severim bilirsiniz)...








Malzemeler:


2 kırmızı biber
1 büyük rendelenmiş domates
2-3 yemek kaşığı ılık süt
Tuz,kekik,kuru fesleğen (dilerseniz)

Yapılışı:

Biberleri ince şeritler şeklinde doğrayın. Kısık ateşte biraz sıvıyağ ile kavurun. Yumuşayınca rendelenmiş domatesi ekleyin. Biraz kavurup sütü ilave edin. 2-3 dakika yüksek ateşte pişirip baharatları ekleyin. Sıcak servise sunun.

Afiyet olsun...

NOT:
İsterseniz yeşil, çarliston ve hatta dolmalık biber ile de yapabilirsiniz. Karışık olarak da çok güzel oluyor. 
İlaveten ince kıyılmış sarımsak da ayrı bir tad veriyor.

TATLI TARİFLERİ: Adisababa (Kümbet Pasta)

Bu pasta adını nasıl aldığına dair hiç bir bilgim yok. Ama tadı bana Afrika' yı anımsatmıyor. Biraz zahmetli olmasına rağmen yine de arada yapmayı ihmal etmiyorum. Umarım sizde seversiniz...




Malzemeler:

4 ılık yumurta
2 çay bardağı şeker
çay bardağı un
2 çay kaşığı vanilin
1/2 su bardağı süt

Kreması için:
1 poşet (75 gr.) kremşanti tozu
1 bardak soğuk süt
çay bardağı kuru üzüm
çay bardağı kırık fındık
1 çay bardağı antep fıstığı
1 çay bardağı damla çikolata
1 su bardagı küçük doğranmış mevsim meyvesi ( elma, erik, kayısı, çilek gibi )

Sosu için:
1,5 su bardağı su
4 yemek kaşığı şeker ( daha az da kullanabilirsiniz, o zaman bitter çikolata tadını verirsiniz)
1 yemek kaşığı tepeleme mısır nişastası
2 yemek kaşığı tepeleme kakao
1 yemek kaşığı tepeleme granül nescafe
( 3ü bir arada değil)

Yapılışı:

Keki için yumurta ve şekeri 5 dakika yüksek devirde mikser ile şeker eriyene dek çırpın. Bir tahta kaşık yardımı ile unu ve vanilini eleyerek karışıma yedirin. Eğer varsa iki adet 25-30 cm çapında kalıpları yağlayın ( yağlı kâğıt 'da olur). Hamuru ikisine de paylaştırın. Yoksa iki kez aynı kalıbı kullanın. 170 derece ısıtılmış fırında 20 dakika pişirin ( süreyi geçirmeyin yoksa sertleşir). Bir keki geniş kubbe şeklinde olan uygun bir kâseye sıcak halde yerleştirip ikinci ve daha küçük bir kâseyi üstüne ağırlık olarak koyun. Bu şekilde kek alt kâsenin şeklini daka kolay alacak.Kek biraz esnek olması gerek, onun için pişerken kontrol edin ki yumuşak olsun. Pişer pişmez hemen fırından alıp kâseye yerleştirin. 
Kremayı şimdi hazırlayın. Kremşanti tozunu süt ile çırpın. Doğranmış meyveleri ve diğer malzemeleri sırayla ilave edip yavaşça tahta kaşık ile karıştırın. 
Soğmuş kekin üzerinden ağırlığı alıp bir kaşık yardımı ile 1/2 bardak ılık sütü heryerine gezdirin. Kremayı içine dökün ve üzerine ikinci soğmuş keki kapak gibi yerleştirin. 1-2 saat buzdolabında bekletin. 
Sos malzemelerini bir tencerede kısık ateşte muhallebi kıvamına gelene kadar tel ile sürekli karıştırarak pişirin. Ocaktan alıp 4-5 dakika ılınana dek karıştırmaya devam edin.
Buzdolabındaki pastayı servis tabağına ters çevirip yerleştirin. Üzerine ılık sosu dökün ve yine dolapta bir gece bekletin. Dilediğiniz şekilde süsleyip yada bu halinle servis edin.

Afiyet şeker olsun...

TATLI TARİFLERİ: Limon Dilimleri

Limon bizim kültürde önemli bir yer almak ile beraber, birçok tatlıda' da kullanılıyor. Vitamin C bombası olarak da bilinen bu meyve, bu sefer ince ve zarif bir sunum ile kalplerinizi fethetmeye hazır. Baştan belirleyeyim ki limonun tadı bu tatlıda öne geçiyor. Ekşinin tatlıya harika bir şekilde eşlik edip içinizi ferahlatacak...





Malzemeler:

1 su bardağı un
1/3 su bardağı pudra şekeri
1 çimdik tuz
1/2 su bardağı eritilmiş margarin veya    tereyağı 

Dolgusu için:
3 yumurta 
1/2 su bardağı şeker
1/2 su bardağı (100 ml) krema
2 1/2 yemek kaşığı tepeleme un
1 çimdik tuz
1 küçük limonun suyu 
1 tatlı kaşığı rendelenmiş limon kabuğu

Üzerine:
Pudra şekeri

Yapılışı:

Büyük kare yada dikdörtgen fırın kalıbını yağlayıp unlayın (yağlı kâğıt da kullanabilirsiniz). Şeker ve erimiş margarini  mikser ile şeker eriyene dek çırpın. Yavaşça üzerine unu eleyip, tuzu ekleyerek karıştırın. Birkaç dakika yoğurup kalıbın tabanına iyice bastırarak yayın ( eşit genişlikte olup kenar bırakmayın). 180 derece ısıtılmış fırında üzeri hafif kızarana dek yaklaşık 15 dakika pişirin ( 15 dakikayı kesinlikle geçirmeyin).
Dolgusu için yumurta, krema ve şekeri yine iyice mikserle çırpın. Unu eleyerek ilave edin ve tuzu ekleyin. Bu işlem sürecinde sürekli yüksek devirde çırpmaya devam edin. Limon suyunu ve kabuğunu ilave edip 1-2 dakika daha düşük devirde çırpın. Fırından çıkan tabanın üzerine hemen döküp 25-30 dakika pişirin. Üzerinde ince ve hafif kızarmış tabaka oluşacak. Dolgu biraz inmiş ve yumuşak ama kesinlikle sulu olmaması gerek (kontrol etmeyi ihmal etmeyin). Tart oda ısısına gelince buzdolabına alın. En az 3 saat iyice soğuyana dek bekletin. Kare yada dikdörtgen parçalara kesip üzerine pudra şekeri serpiştirip servis edin.

Afiyet şeker olsun...

NOT: 
Bu tartın yanına sade dondurma yada krema yakışır. Dilerseniz kış aylarında limon yerine portakal da kullanabilirsiniz. 
Limonun ekşiliğinden dolayı suyunun belirttiğimden fazlasını eklemeyin. Portakal' da 1 orta boyun suyu yeterli olacaktır ( fazlası sulandırır).
Derin dondurucuda kesik şekilde buzdolabı poşeti içinde rahatlıkla muhafaza edebilirsiniz. Misafir gelince kurtarıcı oluyor.

YEMEK TARİFLERİ: Tavada İzmir Köfte

Klasik türk mutfağından ve neredeyse herkesin severek yediği İzmir Köftesinin Tarifini paylaşıyorum bu sefer. Bu yemeğe fazla diyecek birşeyim yok, sonuçta tadı herşeyi söylüyor zaten. Her mevsim sofralarımızı süsleyen ama özellikle yaz aylarında taze domatesin ayrıca lezzet eklediği için farklı bir boyuta ulaşıyor.
İzmir Köftesinin tavada yorumu ile başbaşa bırakıyorum sizi...








Malzemeler:

Köfte için:
1/2 kg yağlı kıyma
1/2 demek maydanoz
1/2 demet dereotu
1 yumurta
2 orta boy rendelenmiş soğan
bayat ekmek içi ( ne kadar çok koyarsanız o kadar lezzetli oluyor)
Tuz,k.biber,kimyon,kekik

Sosu için:
1-2 yemek kaşığı salça
1 su bardağı sıcak su
3-4 büyük diş sarımsak
Kekik

İlaveten:
3 domates
4 sivri biber
4 orta boy patates

Yapılışı:

Köfte malzemelerini iyice yoğurup yarım saat dinlendirin.
Patatesleri elma dilimleri şeklinde doğrayıp kızartın.
Köftelere oval şekil verip iki taraflı kızartıp bir kenara alın. 
İnce kıyılmış sarımsakları az yağda kavurup önceden hazırladığınız salçalı suyu ilave edin. Kaynayınca kekik ve bir miktar tuzu ekleyin ve ateşten alın. Sırayla patatesleri, köfteleri, domates ve biberleri tavaya dizin. 10- 15 dakika orta ateşte pişirip sıcak servis edin.

Afiyet olsun...


GÜZELLIK & MAKYAJ: Gratis' den indirimli Alışverişim

Merhaba,
ben son yıllarda kullandığım kişisel bakım ürünlerime genel olarak sadık kaldım. Yani hep memnun olduğum şampuan, saç kremi yada duş jelini neredeyse hiç değiştirmedim. Bugün şampuanımı almak niyeti ile Gratis' e girmiştim. Maalesef Gliss' in "Ultimate Repair "(siyah) Serisinin şampuanı kalmamıştı. İndirimde olan Gliss reyonunda sıkça bloglarda rasladığım ve oldukça memnun kalanlardan tavsiye edilen yeni "Million Gloss" Serisi gözüme çarptı. Ve içimdeki o minik fısıldayan sese karşı koyamıyarak şampuan ve saç kremi ( ben her zaman bu iki ürünü aynı seriden alırım) alışveriş sepetime transfer olmuştu bile. Kendimi o hisse kaptırmışken birden karşıma duş jelleri çıktı. Ben uzun zamandır Fa markasının "Cream & Oil Cocoa Butter and Coconut " ürünü hayranıyım ve indirimde olduğunda stoklarım. Evde hala iki şişe olduğu halde Palmolive' in "1 alana 1 hediye" kampanyasına yenik düşüp "Naturals Akdeniz Bitkileri" ve "Body Butter Çikolata Tutkusu" ürünlerini alıp yeni keşiflere kendimi hazır hissettim. 

Gelelim ürünlere ve açıklamalarına:



Gliss "Million Gloss" Serisi Şampuan ve Saç Kremi: 
Fiyatlar (indirimli): Şampuan 7,25 TL, Saç Kremi 8,90 TL

Parlaklığını yitirmiş mat saçlar için öneriliyor. Benim saçım kıvırcık/ dalgalı olarak kurumaya meğellidir. Ayrıca yaz aylarında güneş ve deniz suyunun etkisinden daha çok kuruyup yıprandığı için, denemek için ideal koşullar varolduğunu düşünüyorum.
Bu ürün saçın daha kolay taranabilmesini sağlayıp, parlaklık vermesini iddia ediyor.
Şimdi baştan söylemem gereken birşey var... Ben bir ay için deneyip sizlere gözlemlediklerimi bildireceğim. Şampuan için bu oldukça kısa bir süre. Genelde ( benim açımdan) en az iki, hatta üç ay deneyip gerçek anlamda işe yarayıp yaramadığını görebilirim. Saçlar özellikle bayanlarda hormonel dengesizlikleri açığa vuranlardan biridir. Yani normal şartların dışına bilinçli yada bilinçsiz olarak çıkarsanız, saç bunu yansıtır. O yüzden stres, diyet, regl de dengesizlikler, hamilelik vs saçınızı da etkiler. Size sunacağım sonuç o yüzden sadece bir tahmindir. Süreyi niye mi uzatmıyorum? Sizleri çok bekletmek istemediğim için. Ama bir kaç ay sonra ikinci ve daha detaylı inceleme yazmayı da planlıyorum, beni takip etmeye devam edin...





Palmolive "Naturals Akdeniz Bitkileri":
Fiyat (1 alana 1 hediye Kampanyada): 12,90 TL iki ürün için

Ben kesinlikle kokusuna göre alırım duş jelini. Genelde tercihim tatlı ve çikolata ağırlıklı kokulardır. O yönden bu ürün bir istisnadır. Kokusu daha hafif, serinleten ve yaz için ideal olduğunu düşünüyorum. İçindeki Ardıç, Kekik ve Ginseng özleri kokuya da yansıdığı için ferah ve dinlendirici olduğunu umuyorum. Bakalım beni üzecek mi...

Palmolive "Body Butter Çikolata Tutkusu":
Fiyat (1 alana 1 hediye Kampanyada): 12,90 TL iki ürün için

Tam bana hitap eden bir koku. Asla dayanamam. Ayrıca cildim gittikçe kuruduğu için nemlendirici olması bir artı ( genelde yine de yetersiz oluyor, bolca banyo sonrası kremlemem gerekiyor. Yaz aylarında tam bir kâbus). Denemek için sabırsızlanıyorummmm...

Önceden belirttiğim gibi bu gördüğünüz ürünleri bir ay kullanıp test edeceğim. Sonuçları yeni bir paylaşımda size açıklayacağım. Umarım beklentilerimin altında kalmazlar :))

YEMEK TARİFLERİ: Pazı Yaprağı Kavurması

Annemin bir sözü var, bir saat uğraş on dakikada silip süpürüyorlar diye. Zamanında bu uğraşmaya değdi mi derdim hep ama kendim yapmazdım. Gel gelelim ki bazı yemeklerin hazırlıkları gerçekten sonuca değiyor. Pazı, Semizotu ve Ispanağın yıkaması insanı bezdiriyor. Her alışverişte elime aldığımda hep düşünürüm: " ah Gamze, yine 5 su yıka,ayıkla, doğra ... Piştikten sonra kalıyor bir damla... Gerçekten değer mi???" DEĞER... 






Malzemeler:

2-3 demet Pazı
1 büyük soğan
1 yemek kaşığı Salça

Üzerine:
Yoğurt (dilerseniz sarımsaklı)
Pul biber

Yapılışı:

Öncelikle Pazı yapraklarını inceleyip teker, teker gözden geçirin. Sararmış yada çürükler oluşmuş yaprakları ayıklayalım yada kötü yerlerini keselim. 
Sonra yaprakları (sapların körpe ise onları da ekleyin, çok faydalıdır) doğrayıp uygun bir kapta bol su ve bir miktar sirke ile 15 dakika bekletin. Yaprakları elinizle sudan alıp bir süzgeçe aktarıp suyu dökün. İkinci parti suyu kaba alıp yaprakları hafif çitileyerek yıkayın. Yine yaprakları elinizle süzgeçe alın ve bu adımı su temiz çıkana dek tekrarlayın ( genelde ben toplam 5 kez yıkarım). Son sudan sonra süzgeçte suyunu iyice süzdürün.
Büyük tava yada yayvan tencereye yağ ilave edip yemeklik doğradığınız soğan ve biraz su ile kavurun. Salçayı ekleyip biraz daha kavurmaya devam edin. Eliniz ile tutam tutam pazıyı üstüne ilave edin ve kapağını kapatın, ateşi orta konuma getirin ( eğer bütün pazı sığmazsa koyduğunuz pazının sönmesini bekleyip geri kalanını sonra ekleyebilirsiniz.)
Pazılar yumuşayınca her şeyi iyice karıştırıp 5 dakika daha kısık ateşte bekletin ve altını kapatın. 
Üzerine yoğurdu koyup,pul biberi serpiştirip servise sunabilirsiniz.

Afiyet olsun...

NOT:
Bu tarif aynı şekilde Semizotu ve Ispanak ile de yapabilir, hatta karıştırabilirsiniz. Yıkanması en kolay olan Pazı' yı genelde diğer ikisinden biri ile karıştırıyorum. 
Soğanı kavurduktan sonra içine 1 küçük Kerevizi rendelerseniz artı tat verip Pazı' nın içindeki demirin vücudunuz tarafından daha kolay alınmasını sağlamış olursunuz.
Ayrıca piştikten sonra rondo' dan geçirip bebeğinize de yedirebilirsiniz.

YEMEK TARİFLERİ: Zeytinyağlı Patates Pilaki

Mutfakta tek kullandığım yağ Zeytinyağıdır. Aileden gelen alışkanlıktan dolayı ve faydalarını bilerek başka yağ kullanmıyorum. Dışarıda yemek yediğimde farklı yağ kullanılınca şımartılmış midem bunu hemen fark ediyor ve tepkisini veriyor. Zeytinyağını bir çok insan kullanamıyor. Ağır olduğu için. Halbuki saf, kaliteli ve düşük dizemli Zeytinyağı hiç bir şekilde ağır olmaz, hatta mide dostudur ve tadı da rahatsız etmez. Vitaminler konusunda süzülmemiş ve posası içinde olan yağın üstüne yoktur. Durdukça posası dibe iner ve dikkatlice kullanırsanız tadında rahatsız edici bir şey oluşmaz. 
O hafifliği ve mide dostluğundan yola çıkarak size bu sefer farklı pilaki tarifi vereceğim. Hem malzemeleri her daim evde bulabilirsiniz, hem de yaz aylarında rahatlıkla tüketebileceğiniz bir yemektir. Özellikle Ramazan sofranıza renk katar ve ağırlık vermez...





Malzemeler:

6-7 orta boy patates
2 büyük soğan
3 havuç
2 domates
7-8 diş sarımsak
1 tatlı kaşığı salça
1 tatlı kaşığı şeker
1/2 demet maydanoz
Tuz, Karabiber

Yapılışı:

Piyazlık doğranmış soğanları ve soyulmuş sarımsakları Zeytinyağı ve biraz su ile  kavurun.
İnce halka doğranmış havuçları ilave edip 3-4 dakika kavurmaya devam edin. Ateşi orta konuma getirerek küp doğranmış domatesleri ilave edin ve biraz solmasını bekleyin. Ardından bir, iki dakika ara ile salça, şeker, tuz ve karabiberi ekleyin. Üstüne 2 bardak sıcak su ve küçük doğranmış patatesleri ilave edip herşey yumuşayana dek pişirin. Servis kabına ekleyip soğumaya bırakın. İnce kıyılmış maydanozu üzerine serpiştirip servis edin.

Afiyet olsun...

NOT:

Kuru Köfte' nin yanına garnitür gibi sunabilirsiniz. Ortaya karışık yeşil salata ve buz gibi soğuk karpuz ile menünüz tamamlanır. 

ÇOCUK & AİLE: Tuvalet eğitimi kâbus olmasın

Annelerin kâbusu ve çocuklarda büyük etkisi olan bir süreçten bahsetmek ve tecrübelerimi paylaşmak istiyorum. 






Ben bu konuyu her duyarlı ebeveyn gibi çok araştırdım. Çevremdeki tecrübeli annelere danıştım.
Sonuç olarak kendime bir soru sordum: Neden kendini bu kadar kasıyorsun? Şu ana kadar hangi çocuk tuvaleti kullanmayı öğrenmedi? 
Kızım Berrak şu anda 33 aylık. Ben yaklaşık bir sene evvel eşimin kuzeninin çocuğunun mucizevi şekilde bir hafta içerisinde bezden kurtuluşuna şahit oldum. Kız Berrak ile aynı yaşta ve elbette  insan kıyaslamadan duramıyor. Anne ve Babaannenin yoğun çalışması ile bu kısa zamanda başardıkları bu olay beni çok düşündürdü. Bana bu kadar baskı ve yönlendirme hiç doğru gelmedi. Kız her ne kadar çabuk kuru kalmışsa da, kendini beğendirmek ve büyüklerin ilgisini üzerine çekmek için de razı gelmiş olabilir diye düşünüyordum. Malesef ailesi geniş olduğundan dolayı ufaklık biraz geri planda kalıyor ve ilgiyi üzerine çekmek için aksi davranışlarda bulunuyordu.



Berrak o aralar tuvalet ve lazımlığı merak ediyor ama kullanmaya yanaşmıyordu. Ben tuvalete gidince ona haber verip kapıyı açık bırakırdım. Berrak geldiğinde merakını gidermek için sorularına cevap verip tuvaleti incelemesi ve nasıl kullanıldığını izah ederdim. Uzmanlara göre çocuğun hazır olduğu zaman bizim üzerimize tek düşen görev ona yardımcı olmaktır. Her türlü baskı ve yönlendirme ters tepki vermesine, hatta ileride ruhsal sorunlara yol açabilir. 
Bundan 6 ay evvel bir gün altını bezlemeyip onu izledim. Çişi yada kakası gelince farklı şekilde hareket edip, birşeyler hissediyor mu? Kakası gelince bir kaç aydır ortalıktan kaybolur ve bir köşeye sıkışıp durgunlaşırdı. Sorunca da inkâr ederdi. Belli ki bir utanç duygusu oluşmuş, yanlız kalıp işini yapmak istiyordu. Onunla diyalog kurup eğer kakası gelirse bana haber verip beraber tuvalete gidelim diye tekliflerde bulundum. Bu olayın da gayet doğal olduğunu ve utanmaması gerektiğini izah ettim. Ayrıca güvendiği diğer çevresindeki büyükler de aynı şekilde davrandılar ( baba ve dede dahil). Yani kaka konusunda lâzımlığı ile bir bağ kurmuştuk ki o ilk bezsiz deneyimize başladık. 
Lâzımlığı onun oyun alanına yerleştirdim ve haraketlerinde bir değişiklik gördüğümde ona sordum. Günun sonunda sadece ben onu otturttuğumda anca lâzımlığına yapmıştı, o da her seferinde olmadı. Yaptıklarının %90 ı altına kaçırdı. Sorduğum ve otturttuğum halde iki dakika içerisinde altına yaptığı da oldu ve bu durum onu hiç rahatsız etmedi. Tamam, daha o aşamaya gelmedik yani deyip işi erteledim.
Taa ki iki hafta öncesine kadar. Berrak artık bezinden rahatsız olmaya başlamıştı ve bezi bağlatmak istemiyordu. Her alt alma bir savaşa dönüp, yemediğim yumruk ve atmadığı tekme kalmamıştı. Havaların ısınması ile bende ikinci kez denemeye karar verip bezsiz bıraktım. Gayet de iyi oldu. Elbette birkaç kez altını ıslattı ama bu sefer utanıp, ıslaklıktan rahatsız oldu. Ona göre artık hissettiğinde hemen haber veriyor ve ben aferini eksik etmiyordum ( abartmadan). Sadece gece altı bezli oluyor ama ona da artık nadir yapıyor. Genelde sabah uyanınca altını açtığımda tuvalete gitmek istiyor. Gündüz uykusunda da altı açık yatıyor ve henüz kaçırmadı. 





Tabiiki herşey rayına oturana kadar daha zamanımız var. Ortalama 4-5 yaşa kadar  sürüyor ve arada kaçırmak gibi olaylar yaşanır. Bu durumlar sıklaşırsa,çocuğun psikolojik olarak bir şeyden rahatsız olup bu şekilde tepki vermesi söz konusu olabilir (taşınma, hastalık, yeni ortam, aile içi sorunları algılaması vs.). Önemli olan çocukla diyalog kurup onu anlamak ve ona bu zor dönemde bir el uzatmaktır ki onun buna çok ihtiyacı var. 


TATLI TARİFLERİ: Yoğurtlu Kek ve çeşitleri

Yumuşacık ve lezzetli kolay kekler her zaman bir ev hanımın gözdesidir. Çatkapı gelen misafire ikram, çocuğunuzun doğum günunde yada arkadaşları geldiğinde onları mutlu etmek için yada sadece kendi tatlı krizini bastırmak için de olsa, bu tarifi bir kenara not edin.
6 Malzemeden oluşan ana tarifine istediğinizi ekleyebilirsiniz, yaratıcılığınıza kalmış. Ben size bir kaç versiyonlarını da ekledim, denemenizi tavsiye ederim...










Malzemeler:

1 su bardağı yoğurt
2 su bardağı un
su bardağı şeker
1/2 su bardağı sıvı yağ
2 orta boy yumurta 
1 paket kabartma tozu

Yapılışı:

Oda sıcaklığında olan yoğurdu bir kaba aktarıp şeker ve oda sıcaklığında olan yumurtaları ilave edip şeker eriyene kadar  karıştırın. 
Elenmiş unu ve kabartma tozunu ilave edip mikser ile karıştırın. En son yağı ekleyip yine iyice hamura yedirin. 
Yağlanmış dikdörtgen kek kalıbına aktarın ve 170 derecede ısıtılmış fırında 35-40 dakika pişirin ( kürdan testini uygulamayı ihmal etmeyin, fırına göre pişirme süresi uzayabilir). Soğuduktan sonra üzerine pudra şekeri serpip servise sunabilirsiniz.

Limonlu versiyonu için:

Benim en sık yaptığım kek budur.
Ana malzemelere biraz limonsuyu ve rendelenmiş limon kabuğu ( limon aroması da olabilir) ekleyin ve tarife göre pişirin. Fırından çıktıktan sonra 1/2 limonun suyunu ve 1 yemek kaşığı pudra şekerini karıştırarak üzerine sos olarak sürün, tadına doyamayacaksınız...

Vanilyalı versiyonu için:

Ana malzemelere 1 paket vanilin yada gerçek vanilya ilave edin ve tarife göre hazırlayın. Yoğurt yerine vanilya aromalı hazır yoğurt kullanırsanız tadı daha da yoğun olur.

Çikolata parçalı versiyonu için:

Hamura sıvı yağı ilave ederken 100 gr. damla çikolata yada parçalanmış çikolatayı ilave edin. Daha yoğun çikolata tadı için unu iki yemek kaşığı eksik kadar eksik koyun ve onun yerine kakao ilave edin. Hamura aktarmadan unu ve kakaoyu mutlaka karıştırın. Dilerseniz hamuru fırına salmadan birkaç parça çikolata yada damla çikolata üzerine serpiştirin.

Elmalı versiyonu için

Eğer kekinizi meyveli severseniz iki elmayı ufak doğrayıp teflon tavada biraz pişirin. Sonra hamura en son olarak tahta kaşık yardımı ile ilave edip tarife göre pişirin. Daha yumuşak ve ıslak olması için elmaları hamura da rendeleyebilirsiniz. İçine yada piştikten sonra üstüne bir miktar tarçın eklerseniz tadına ayrı bir boyut kazandırırsınız...

Cupcake versiyonu için:

Bazen değişik bir şekil basit bir keki daha da cazip hale getirir. Eğer miniklerinize süpriz yapmak isterseniz hamuru muffin kalıplarına aktarıp 180 derece ısıtılmış fırında sadece 15-20 dakika pişirin. Üzerini de süslerseniz küçük misafirleriniz sizi kek kraliçesi ilan ederler...

Yoğurtlu Kekiniz daha yumuşak ve hafif mi olsun?

O zaman unun yarısının yerine mısır nişastası kullanın ve yağın yerine hamura krema ilave edin. Kekinizin daha hafif ve yumuşacık olduğunu hemen fark edeceksiniz...

Benden şimdilik bu kadar. Eğer siz farklı deneyimler yapıp güzel sonuçlar alırsanız bizimle yorumlarda paylaşmanızı rica ederim, şimdiden teşekkürler. :)

Afiyet şeker olsun...


YEMEK TARİFİLERİ: Karnıyarık

Klasik türk mutfağından bir inci daha geliyor benden. Bu yemeğin bir kaç pişirme seçeneği var ve ben size sevdiğim şeklini sunuyorum. Dilerseniz ocak yerine fırında da yapabilirsiniz. 
Daha hafif mi olsun? Malum patlıcan çok yağ çeker ve yerken aynen salar, herkes bundan zevk almayabilir. Size önerim patlıcanları kızartmadan kullanın ve pişme süresini 5-10 dakika uzatın, gayet lezzetli oluyor...






Malzemeler:

250 gr. kıyma
4 orta boy patlıcan
2 orta boy soğan
3-4 büyük diş sarımsak
4 domates (2 adet olgun olsun)
3-4 sivri biber
Birer yemek kaşığı biber ve domates salçası
4 dal maydanoz
4 dal dereotu
4 dal nane
Tuz, karabiber

Yapılışı:

Patlıcanları yıkayıp şerit şeklinde soyun ve uzunlamasına ikiye bölün. Ortalarına yine uzunlamasına çok derin olmayan çizil atın ( yarılmasın). Tuzlu suyun içinde bir müddet bekletin kara suyu aksın. Bu arada soğanları yemeklik doğrayın ve yağda kavurun. Kıymayı ekleyip kavurmaya devam edin. Rengi değişince salçaları ekleyip eriyene kadar karıştırın. 2 olgun domatesi rendeleyip ekleyin ve biraz pişirin. Sarımsakları ve taze baharatları ince kıyın, harça ekleyin. Tuzu ve karabiberi ayarlayın. Bir, iki dakika çevirip altını kapatın.
Patlıcanları orta ateşte biraz yumuşayana dek iki taraflı kızartın ve kağıt havlunun üzerine koyup fazla yağını alın. Domatesleri ikiye bölüp, biberler ile hafif kızartın. 
Uygun tencere yada tavaya patlıcanları yerleştirip ortalarını çatal yardımı ile biraz açın. Harçtan ilave edin (ben dağılmasın diye fazla koymuyorum ama dilediğiniz kadar koyun). Domates ve biberleri üzerlerine yerleştirin. 
İki bardak sıcak su ile tuzu yavaşça kenarından ilave edin. İsterseniz önceden suya bir kaşık salça da ekleyin.
Orta ateşte 15-20 dakika pişirin ve sıcak servis edin.

Afiyet olsun...


NOT:
Menüde Yayla Çorbası, Karnıyarığın yanına Cacık ve Pirinç Pilavı öneririm.

YEMEK TARİFLERİ: Kırmızı Mercimek Köftesi

Bu sefer bir çok ev hanımın kapalı gözle yaptığı yemeğin tarifiyle karşınızdayım. Zaten yemek olarak geçmiyor, daha ziyade kabul günlerde ve benzeri etkinliklerde misafirlere sunulan soğuk mezelerden biridir Mercimek Köftesi. Blogumda değişik kültürlerden gelen tarifler çoğunlukta,ama yine de zengin mutfağımızı her zaman tercih ederim. Açıkcası dünyanın en egzotik yemeği  samimi, bilinmiş lezzetin yerini tutar mı?...







Malzemeler:

1 su bardağı kırmızı mercimek
su bardağı ince, köftelik bulgur
5-6 büyük dış sarımsak
2 orta boy soğan
3 dal taze soğan 
1/2 demet maydanoz
1/2 çay bardağı nar ekşisi
2 yemek kaşığı salça
2 çay bardağı sıvı yağ
2 su bardağı su
Tuz, kara biber, pul biber

Yapılışı:

Mercimeği suda ezilecek şekile gelene kadar haşlayın. Bulguru ilave edip 1-2 dakika bekledikten sonra ocaktan alın.
Maydanoz ve taze soğanı ince doğrayın. Yemeklik doğranmiş kuru soğanı ince kıyılmış sarımsak ile yağda soteleyin. Salça, k. biber ve pul biberi ekleyip bir iki çevirin. Mercimekli bulguru soğduktan sonra geniş kaba alıp harcı ekleyin, tuzu ilave edin. Kalan malzemeleri de ekleyip iyice karıştırın. Beş dakika yoğurup oval şekil verin. Biraz dinlendirip taze marul eşliğinde servis edebilirsiniz.

Afiyet olsun...

YEMEK TARİFLERİ: Fırında Kabak Mücver

Haziran ayı yazı beklemek ile geçiyor diyebilirim. Havalar malesef hala ısınamadı gitti, bir keyfsizlik yayıldı her yere... Soframız hariç tabiiki. Ben şahsen bu havayı önemsemiyorum. Sıcaklar zaten gelecek ve şikâyet edeceğiz, ayrıca haftaya Ramazan geliyor ve kimse bu durumda kavrulmak istemez...
Gelelim tarifime. Bu aralar Ramazan Menü önerileri her yemek sitesi ve blogda yerini alıyor. Ben tercihlerimi sizlere sunacağım ve paylaştığım Tarifin altında açıklayacağım. Eğer önceden yapmış olduğum bir yemek önerirsem Tarife yazının üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz...






Malzemeler:

1 orta boy kabak
orta boy patates
orta boy havuç
2 büyük yumurta
3 dal taze soğan
1 çay bardağı beyaz peynir veya         
   rendelenmiş kaşar
1 yemek kaşığı un
1 çay kaşığı kabartma tozu
Tuz

Yapılışı:

Kabak, havuç ve patatesleri derin bir kaba rendeleyin ( ince ya da kalın size kalmış). Soğanları ince doğrayın. Yumurtaları ayrı bir kapta çırpın, un ve kabartma tozunu ekleyerek iyice karıştırın. 
Peyniri ve tuzu ekleyip karıştırdıktan sonra sebzelere ilave edip harmanlayın. Büyük fırın tepsisini seçin ( harç ince olması gerek) ve yağlayın. Harcı içine ilave edip iyice yayın. 180 derece ısıtılmış fırında 30- 35 dakika üzeri kızarıncaya kadar pişirin. 

Afiyet olsun...


NOT: 
Yanına ev yapımı yoğurt çok yakışıyor. Menü olarak Tarhana Çorbası, yanına Çoban Salatası ve ( eğer doymadıysanız) Bulgur Pilavı önerebilirim. Tatlı olarak Muhallebi ya da Tavada kolay Kek tavsiye edebilirim.