KİTAPGÜNLÜĞÜM: Ayşe Kulin • Adı: Aylin




Herkese merhaba,

bu kitabı her halde bilmeyen yoktur. 
Ayşe Kulin' in en çok satanlardan biri olan bu eser, Aylin Radomisli Cates' in biyografisi olarak biliniyor. Enteresan kişiliği, yaşadığı iniş ve çıkışlarla  dolu hayatı ve esrarengiz ölümü benim ilgimi çekti ve merakla okudum. 
Aylin çok zeki, azimli ve kafasına koyanı mutlaka başaran biri olarak aynı şekilde ihtiyacı olana yardım edip kendini işine adayan biriydi. Yardımseverliği ile bazı sıra dışı arkadaşlıklar kurup, etrafındaki insanları şaşkınlığa uğratıyordu. Korkusuz ve sonuna kadar büyük babasının genetik kodunu içinde taşıdığını delilikleri ile dışa vuran biri olarak yaşadığı gibi gizemli ölmesi şaşırtmıyor. Bu tür özgür ruhların evliliğin darlığında uzun süre hapis olamadıklarını yaptığı izdivaçları ile kanıtlıyor. Bir tek Mişel Radomisli ile uzun yıllar arkadaş kalıp, onun yardımı ve desteğine ömrün sonuna kadar emin olabildi. Aylin paraya o kadar önem vermese de lükse ve kaliteli yaşama düşkündü. Ne yazık ki onu bunlar mutlu edemedi. Çocuk özlemi çeken biri olarak ablasının kızı Tayibe'ye annelik yapıp eşlerinin diğer çocuklarına da ilgi göstermeye çalışmış. 
New York' ta ünlü ve tercih edilen psikiyatrist  olmasına rağmen kendi ruhundaki bozuklukları ve mutsuzluğunu tedavi edecek birisine kendini teslim edememiş biri olarak hayatını sürdürmüş. 
Güçlü kadınlar çok sevilmezler. Gücü ile el ele bir nebze de olsa kibir ve bencil davranışlar gelir. En azından öyle gözükürler. Aylin de öyle. Karizmatik olmasına rağmen bana pek sempatik gelmedi. Bazı halleri onu itici ve zor, vurdumduymaz ve egzantrik yaptı gözümün önünde. Belki de bunun mimarı Ayşe Kulin' di. Onun bu kitapda ki stili bana çaylak sürücünün ilk kez bir yarış arabasına binip ilerlemeye çalıştığı çabaları anımsattı. Yer yer aniden gaza basıp hikayeyi hızla ilerletirken önemli bilgileri es geçti ( ablası Nilüfer'in kazası ve ruhsal değişimi)  ve birden frenleyip ite kaka, gereksiz olayları uzata uzata bildiğimiz gerçekleri tekrarlayıp duruyor ( Mişel ve ablası Nilüfer'in arasındaki nefreti). Bu bana biraz özensiz geldi. Bir usta yazara yakıştıramadım. 
Aylin' in bir yakını ve arkadaşı olarak daha fazla itina gösterebilirdi. 
Biyografilerde görseller beni çok meraklandırır. Hikayede geçen karakterlerin fotoğrafları yer yer gözükmesi ayrı bir hava katar. Bu kitapta bütün fotoğrafları sona bırakmışlar. Belki de bu baskıda böyle denk gelmiştir ama bence hiç de hoş olmamış. Bahsettiğim özensizliğin altını çizmiş resmen. 
Sonuç olarak Aylin'i biraz fazla övdüğünü diyebilirim. Artıları ve eksikleri arasındaki dengeyi pek yakalayamamış. Ana karaktere olan yakınlığı bir biyografide 
engelleyici olabiliyor. Aynısı Nermin Bezmen' in " Kurt Seyit ve Şura" sında olmuştu. Maalesef bitiremedim. Özensiz ve samimiyetsiz geldi bana. 
Bu kitabı yine de tavsiye edebilirim. Okurken yazılanları biraz filtreleyip Aylin' in kusurları herkeste gibi gayet normal olduğunu düşünürseniz, bu eşsiz kişiliği ve enerjisi ile yine de sevebilirsiniz. Ayşe Kulin' in diğer kitaplarını da okuyacağım. Belki diğerleri beni şaşırtır ve yazarlığına hayran kalırım... 

Emeğine sağlık...

KİTAPGÜNLÜĞÜM: Blogumda yeni sayfa açtım...





Herkese merhaba,

Blogumu açalı dokuz ay oldu ve baştan beri bu kategoriyi eklemeyi düşündüğüm halde bir türlü cesaret edemedim. Bu fikir içimde büyüyen fötus gibi gittikçe gelişti ve sonunda tatilde yine yeniden başlattığım okuma alışkanlığım sancılı da olsa bu bebeği dünyama getirmeye yardımcı oldu. Kızımın doğumu ile kitap okumaya ara vermiştim. Daha doğrusu kendim için okumadım. Çocuk gelişimi, eğitici ve bilgilendiren kitaplar dışına elime aldığım birşey yoktu. Ne de olsa hayatımdaki bu önemli insan için elimden geldiğimi yapmak istedim. Doğal olarak kendimi de kısıtladım bir şekilde. Ama artık ilk heyecanların güncel ve alışılmış rutine dönüşünce bende kendime yine vakit ayırabildim. Blogumu başlattım ve artık kitaba düşkünlüğüm yine canlandı. Yıllardır kitaplığımda bekleyip tozlanan eserleri teker teker elime alıp değişik dünyalara ve düşüncelere dalmaya hazırım. 
Okuduğum kitaplar ile ilgili yazacaklarım içimden geçirdiğim düşünceler ve beklentilerimin ne derece yerine geldiğinin yansıtması olacak. Sonuçta eleştirmen değilim. Yazarın doğru yada yanlış stili olamaz. Stil onu yansıtır. Beğenirim beğenmem o ayrı. Emeğe her zaman saygı gösteririm ve her tecrübe için teşekkür ederim. 

Sizden de bir ricam olacak: 
Lütfen yazılarımı okuduktan sonra kendi düşüncelerinizi bana bildirin. Okunması değer o kadar çok kitap var ki, önerecek biri varsa bana bildirin. Şimdiden teşekkürler....

GÜZELLİK & MAKYAJ: Vaseline İntensive Care ''Kakao ışıltısı'' incelemesi

Herkese merhaba,

tatil esnasında ilk kez kullandığım ürünler arasında yer alan yeni vücut losyonu ile gözlemlediklerimi sizinle paylaşmak istiyorum.
Bu aralar tercih edilen sprey versiyonu herkesin elinde ve memnun kalanlar çoğunlukta. Ben şahsen sıkma şişeyi tercih ettim. İçindeki ürünü bir nebze de olsa kontrol edebiliyorum. Püskürtücü ambalajda bazı arkadaşlar az ürün elde etmişler. Muhtemelen dükkanlarda deneme amaçlı kullananlardan dolayı azalıyor ve para verip de alanları kötü bir süpriz ile karşı karşıya bırakıyorlar. Halbuki bir tester koysalar herkes memnun olacak ama nerdeeee....

İncelememi 5 kategoriye böldüm:

1. Ambalaj
2. Koku
3. Kullanım
4. Etki
5. İçerik

Bölüm başı maksimum 2 puan verebiliyorum. Toplamda ürün en iyi ihtimalle 10 puan alabilecek. Sonuçta size puanı ve açıklamamı bildireceğim.

Gelelim ürün ve açıklamasına:

Vaseline İntensive Care "Kakao ışıltısı"










"...Sizin için Vaseline nemlendirici jeli geliştirip mükemmel hale getirdik. Yeni Vaseline Kakao Işıltısı losyonumuz Nemlenditici Jel mikro damlacıkları içeren geliştirilmiş formülü sayesinde cildinizi derinlemesine nemlendirir."

Yaz aylarında terlemekten dolayı ince yapılı, çabuk derden emilen ve cildi yorup terletmeyen losyon arayışındaydım. Bir tavsiye üzeri alıp test etmeye karar verdim. Vaat edilenleri yerine getirdi mi okuyalım...

1.Ambalaj:


Şişenin kapağını rahatça açıp ürünü kolay şekilde elde edebildim. Ambalajın rengi kahve ve bronz tonlarda tasarlanmış ve basit dikdörtgen şekli ile elde iyi tutuluyor. 400 ml ile büyük boy olamasına rağmen ağır veya hantal değil. Kapak kullandıkça gevşeme yapıyor ama kendinden açılma imkânı yok. Ben tatile götürdüm ve büyüklüğü dışında çantada bir sorun çıkarmadı. Eğer valiziniz küçük ise daha ufak bir şişeye aktarabilirsiniz. 

Puanlama: 2

Sprey versiyonundan daha kullanışlı bence. Tabiiki sırtı kremlerken sprey olanı iyi iş çıkarır ama bana göre yeterli bir sebeb değil.

2.Koku


Koku konusunda oldukça hassasım. Özellikle hormonların dengesi bozuk günlerde ve migren ağrı benzeri baş agrılarım varsa bazı kokular midemi bulandırır ve tiksindirir. 
Vaseline Kakao ışıltısının kokusu hafif kalıyor. Palmolive duş jelim kadar yoğun değil ama kalıcılığı bir günü geçmiyor. Ama aldığım gün fark etmediğim, belki de tenim ile temas edip ortaya çıkan hoşlanmadığım bir koku daha var inceden. Biraz suni ve kakao kokusunun ilk anda belli ettirmeyen ama 5-10 dakika sonra burnumu tırmalayan birşey. 

Puanlama:1

Bahsettiğim alt kokudan dolayı biraz itici geldi bana. O yönden tam puan veremedim. Ama sebebi tenimle uyuşmazlık yaratan bir kimyasal reaksyon mu bilemiyorum. 

3. Kullanım:


Losyon alıştığımız kıvamda şişeden süzülüyor ve kolayca cilde uygulanıyor.Kuru/ karma cildim hemen ürünü sünger gibi emip içinde hapsetti. Uygulamayı vücudumun büyük bir bölümüne kolayca yapabildim. Sadece teknik sebeplerden dolayı ( doğal olarak) sırtıma süremedim ama eminim ki o da imkânım olsaydı aynı şekilde sorunsuzca gerçekleşirdi.

Puanlama: 2

Diyecek bir şey yok, ne akma ne damlama yaptı. Ürün hafif kremsi ama çok yoğun değil. Rengi kemik ile bej arası ve uygularken sonrunsuzca dağıtılabiliyor.

4.Etki:


Vaat ettikleri etkiler ambalajda şu şekilde belirtilmiş: 

• Kuru ve mat görünümlü cildi nemlendirir ( evet bende onu hissettim)
• Cildinizin ışıltısını ortaya çıkarır ( bronz tenimde hafif bir parlaklık vardı, karşılaştırmak için bir bacağımı kremleyip diğerine uygulamadım. Fotosunu çektim ama kameramın yetersiz olması sebebiyle görünmedi)
• Yapışkanlık hissi bırakmadan hızla emilir ( kesinlikle, hatta kavuran sıcaklarda bile beni üzmedi)

Puanlama:2

En çok bu özelliğine hayranım, gerçekten beni şaşırttı. Tenim kuru/ karma olduğundan dolayı hiç sorun yaşamadım ama yağlı ciltler için farklı olabilir.

5. İçerik






Fotoğrafta gördüğünüz gibi maalesef Paraben, Alkol, petrol türevleri ve farklı Silikonlar içeriyor. Bu konuda puan eksikliği oluşacak. Bunları kullanmadan da başarılı olabilirdi diye düşünüyorum.

Puanlama: 0

Ne yazık ki bu içerik konusu ürünü bozuyor. Bir yada iki " kötü" içerik belki idare edilebilirdi ama hepsi mevcut olunca puanlar eriyip gitti.

Sonuç:(7/10)


Genel olarak ürünü başarılı buluyorum ama içeriği herşeyi berbat etti. Bir daha alırmıyım bilemiyorum, şimdilik bitirip daha "temiz" olanını aramaya devam edeceğim.


Uyarı:


Bu yazı reklam amaçlı değildir. Ben bu ürünü kendi param ile aldım ve hiç bir şekilde Unilever firması ile temasda bulunmuyorum. Incelememin temeli sadece kişisel bakış açım ve edindiğim şahsi tecrübelere bağlı. Değerlendirmesi tamamiyle size kalmış.

YEMEK TARİFLERİ: Yoğurtlu patlıcan kavurması

Evet, tatil bitti ve yine İstanbul' dayım. Son iki hafta eşimin ailesi ile Çanakkale' de güzel vakit geçirip kızım kırsal kesimde hayvanlar ile tanışıp bol bol denize girdi. Şimdi biraz onun eksikliğini yaşıyoruz ama iyi ki kitaplarımız var, yaşadıklarını yine hatırlatıyor ona. 
Tabiiki bunun yanı sıra yeme alışkanlıklarımız da biraz değişti. Kızım farklı yemekleri yedikçe damak tadı da değişti. Patlıcanı sevmezdi. Bir gün köylü pazarından beyaz patlıcanın en körpelerinden bulduk ve akşamı kavurmasını yaptık. Benim kız tabağını silip süpürdü, ne yalan söyleyeyim hepimiz ağırlıklı onu yedik. Hem sıcak havada iyi gitti, hemde tadına doyamadık. Eğer beyaz patlıcan bulursanız mutlaka deneyin...






Malzemeler:

4-5 adet orta boy patlıcan ( beyaz olanı tercihimiz)
4 adet orta boy soğan
3-4 adet tatlı sivri biber
2 su bardağı yoğurt
3 büyük diş sarımsak ( isteğe bağlı)

Yapılışı:

Patlıcanları soyup küp doğrayın ve tuzlu suda bir müddet bekletin. Bu arada soğanları yemeklik yada piyazlık doğrayıp sıvı yağ ve biraz su ile düşük ateşte soteleyin. Suyunu çekince tekerlek doğradığınız biberleri ekleyin. Yumuşayana dek kavurun ve patlıcanları ekleyip kendini salana kadar harlı ateşte karıştırın. Sonra altını iyice kısıp 2-3 dakika pişirin. Soğumaya bırakıp yoğurt ve havanda ezilmiş sarımsağı karıştırın. Kavrulmuş patlıcanlı karışımı ekleyip servise sunabilirsiniz. 

Afiyet olsun...

TATLI TARİFLERİ: Vişneli Tirit

Kayınpederim´in çocukluğunda severek yediği tatlı ile yeni tanıştım. Basit olduğu kadar da lezzetli olması yaz aylarında sofralara şenlik katıyor. Konya Ereğli yöresine ait bu ekmek tatlısını aranızda bilenler vardır eminim. Vişne zamanında mutlaka yapmanıza tavsiye ederim. Kaymak ile genelde servis edildiği halde ben daha hafif versiyonunu sizin için görüntüledim. Eğer vişne sosu fazla gelecek olursa başka tatlılarda yada kahvaltıda da kullanabilirsiniz...





Malzemeler:

1 kilo vişne
750 gr. Şeker
Tereyağı
2 ekmek

üzerine:
Kaymak, krem şanti yada dövülmüş ceviz


Yapılışı:

Vişnelerin taşlarını çıkartıp şeker ile uygun bir tencerede pişirin. 

Ekmekleri eşit kalınlıkta dilimlere kesip fırın tepsisine dizin. Üzerine dilediğiniz kadar tereyağı sürüp kızarıncaya kadar 200 derece ısıtılmış fırında bekletin.

Fırından çıkar çıkmaz üzerine vişne sosunu dağıtın. Ilındıkyan sonra buzdolabında iyice soğutup üzerine dilediğiniz malzemeyi ( yada hepsini ) ilave edip servis edin.

Afiyet şeker olsun...

NOT:
Şekeri vişnenin olgunluğuna göre arttırıp yada azaltabilirsiniz. Çok olgunlaşınca tatlanan 1 kg vişneye 500- 750 gr. Şeker yeterli olur. Çok tatlı seviyorsanız mutlaka 1-1 ölçüde kullanın ama bilin ki ekmek sosu çektiginde tatlı ağır gelebilir. Zaten ortalama 1-2 dilimden fazla yenmiyor.

YEMEK TARİFLERİ: Pakmayalı Poğaça

Şu aralar tatil için eşimin ailesinin yanında kalıyoruz. Bu esnada kayınvalidemin zengin mutfak bilgilerinden faydalanıp bazı tarifleri kapma şansını değerlendiriyorum. Tabiiki sizinle de paylaşmadan duramadım. Misafirleri için hazırladığı bu muhteşem poğaçaya doyamadık ki yoğun istek üzeri bir daha yaptı. Pamuk gibi yumuşacık ve tadı harikaydı. 2 ci günün akşamını görmeden hepsi bitti ki verdiğim ölçülerin iki katını yapmıştık. Gelelim tarife...






Malzemeler:

4 su bardağı un
1 su bardağı yoğurt
1 çay bardağı süt
1 çay bardağı sıvıyağ
2 yumurta
1 pkt kuru maya
125 gr. Tereyağı

Yapılışı:

Unu eleyip mayayı ekleyerek karıştırın. Tereyağı eritip sıvıyağ' a ilave edip una ekleyin. Yoğurt,süt ve yumurta aklarını ekleyip yoğurun. Yumuşak hamur elde edince üzerine bir bez örterek sıcak yerde 1/2 saat kabarmasını bekletin. 2-3 dakika daha yoğurup yumurta büyüklüğünde bezeler koparın. Biraz yağ ile elinizde yuvarlak açın. Dilediğiniz harçtan 2 tatlı kaşığı ortasına koyup yarım ay şeklinde kapatın. Yağlanmış fırın tepsisine aralıklar ile dizin ve üzerine yumurta sarılarını sürün. Dilerseniz susam ve çörekotu ile süsleyin. Soğük fırına koyup 160 derecede üzeri kızarıncaya dek pişirin.

Afiyet olsun...

NOT:
Biz harç olarak 750 gr. yağlı beyaz peynir ile 1/2 demet maydanoz ve dereotunu karıştırdık. Elbette kıyma veya patates ile de olur. Eğer patates kullanacak olursanız çiğ olarak rendeleyip soğan ile soyeleyin. Bu şekilde suyunu salıp hamur olmuyor.